ust9.jpg
 
 

Gkhan Demirer > Türkçe > Sergiler > Hayat”ýn Dýþýndan Fotoðraflar



Hayat'ýn Dýþýndan Fotoðraflar

Tamamýna yakýný Tire’nin eski mahallelerinde on yýllýk bir zaman dilimi içersinde çekilen fotoðraflar, evlerin içlerine, yani “hayat”larýna (avlu) girmeden, onlardaki þiire “dýþarýdan” yaklaþarak bir duygudaþlýk kurmayý amaçlýyor

Sergideki fotoðraflar, “zamanýn ve deðiþimin rengi”ni evlerin yüzlerinde, boya ve sýva katmanlarýnda, duvar yaralarýnda ararken, izleyiciye, duvarlarýn evlerdeki hayatlara dair pek çok  ipucu saklayan bir pentimento*  olarak tam da “hayatýn içinde” olduklarýný göstermek istiyor.

Bu sergide 84 adet renkli inkjet baský yer alýyor.

“Hayat”

Bu serginin, baharýn geliþini müjdeleyen Birinci Cemre’den iki gün sonra açýlýyor olmasýný mutlu bir bir tesadüf olarak görüyorum.  Çocukluklarý Anadolu’da geçenler, ya da bir biçimde yollarý düþenler, çocuklarýn her bahar geliþinde yüzlerini gökyüzünde süzülen leyleklere dönüp, þu tekerlemeyi söylediklerini hatýrlayacaklardýr.

“Leylek leylek havada,
Yumurtasý yuvada,
Gel sen bizim hayata
Bizim hayat yýkýldý
Telli pullu yapýldý.”

Anadolu evlerinde hayat, kendilerini pek de ele vermezmiþ gibi duran dýþ duvarlarýn ardýndaki yaþam alanýnýn da adýdýr. Bir kasabanýn sokaklarýnda dolanýrken, köþeyi döndüðünüzde  karþýnýza çýkýveren bahçesi limon aðaçlý evin penceresindeki küçük çocuk, az ötede kaçan topun peþinden baðrýþarak koþan çocuklar; bu sergideki fotoðraflarýn tamamýna yakýnýn mekaný eski Tire’nin sokaklarýnda iseniz, çok eski bir zanaatýn uygulayýcýsý urgancýnýn bir sokak boyu yayýlan faafliyetine tanýk olabilir, biraz sonra da  karþý köþeyi dönüveren yaþlý kafadarlarla karþýlaþýrsýnýz. Bir kýþ günü, Güme Daðý’ndan topladýðý çalý çýrpýyý katýrýna yükleyip yukarý mahallelere satmaya getiren, kendi halindeki kadýn karþýnýza çýkar. Bütün bu sesler ve görüntüler hafýzanýzda yankýlanýr.  Bu evler ve sokaklar, yaþantýlarý yýllar içersinde yýkýlan ve “telli pullu” yeniden “yapýlan” hayatlarýn sahibidirler. Onca yýldýr bu sokaklarda varolan evlerin hayat sýrlarý ise onlarýn dýþ cephelerinde, duvarlarýnda, yani yüzlerindeki hayat çizgilerinde kendileri ele verir. Bir sokak arþýnlayýcýsý olarak, benim çabam da, yýllarca önünden geçtiðim evlerin artýk eski hayatlarýn sahipleri olan eski evler olmadýðýný izleyiciye göstermek. Ýki sene önce geçtiðiniz sokakta, çocuklarý çoktan ovada geliþen þehre göçmüþ olan  evin sahibesi ölmüþ ve orayý, geçen yaz uzak þehirlerden pamuk toplamaya gelen bir aile almýþtýr artýk. Az önce, yeni sahiplerinin yeþile boyadýðý kapýdan çýkan bir dede, torununa o sokaklarýn yabancýsý bir dilden þevkat sözcükleri fýsýldamaktadýr. 

Bu sokaklarda her bahar, evlerin kendi gücüne göre giriþtiði boyama faaliyetiyle  karþýlaþýlýr. Kimi, duvarýný komþunun bitiþik odasýna kadar bambaþka renge boyamýþtýr, kimisinin ise o yýlki durumu ancak pencerenin etrafýna ödünç fýrça ile zarif beyaz bir çerçeve yapmaya yetmiþtir. Ama hepsi de gelen bahar için mutlaka bir þeyler yapmýþlardýr. Acemi bir telaþla kýsmen sokaða akýtýlan boyalar ise yolunuz düþtüðünde, gelecek yaðmurlarla henüz silinmemiþtir. 

Behçet Necatigil, o çok sevdiðim “Evler” þiirinde

Evlerin içi oda oda üzüntü,
Evlerin dýþý pencere duvar
diyor.

Evet, “hayat”lar duvarlarýn ardýnda olsa da duvarlar, umutlarý ve üzüntüleriyle ardýndaki hayatlarý çokca saklayamýyorlar.

Duvarlar, sýradanlýk

Bu duvarlar,evet, mimari açýdan birer harika deðiller. Dolayýsý ile örneðin bir gezi fotoðrafçýsý, veya bir “güzel þeyler fotoðrafçýsý” için sýradan da bulunabilir. Ancak bu fotoðraflarý çeken, fotoðrafýn kimilerince hafife alýnan “avcýlýk, toplayýcýlýk" yanýný da çok önemsiyor. Fotoðraf, temelde, bir nesneyi ya da bir kompozisyonu -oradaki þiiri- karmaþýklýðýn içersinden çekip çýkarmaktýr ki dilenirse, bu yoldan sýradaný soyuta dönüþtürmek de mümkündür. Varsýn “geliþmiþler” toplayýcýlýktan, “düþünce” fotoðrafçýlýðýna evrilmiþ olsunlar.

Gülten Akýn Ýlk Yaz þiirinin o kült dizelelerinde ne güzel söylüyor;

Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince þeyleri anlamaya.

Teþekkür


Bu serginin oluþumundaki yardýmlarý için fotoðrafçýlýðýmýn yol arkadaþlarý sevgili Selim Aytaç, -serginin isim babasý- Tarýk Yurtgezer, deðerli yorumlarý ve teþvikleri için Cengiz Engin, Gökhan Bulut, serginin duyurulmasýndaki katkýlarý ve varlýðý ile ortak fotoðraf sevgisini paylaþmamýzý saðlayan derneðim AFSAD, TRIPOD, Fýrat Color, Bulvar Çerçeve ve artýk evin bir odasýnýn tarafýmdan fotoðraf için iþgalini yýllardýr kabullenerek, tutkuma her zaman sevgileriyle ortak olan sevgili eþim Þennur ve oðlum Enis’e çok teþekkürler. Onlar olmasaydý bu sergi olmazdý.    

Meraklýsýna Teknik Bilgi

Fotoðraflarýn dijital çekilen bir tanesi hariç, tamamý  Fujichrome Velvia ve Kodak 100 VS  saydam filmlere, Nikon F3 ile genellikle 20 mm, 60 mm ve 105 mm nikkor objekifler ile çekildi. Sergi, bu fotoðraflar Epson Perfection 4870 Photo scanner ile taranýp, dijital ortama aktardýktan sonra bilgisayarda konvansiyonel ölçüler dahilinde yapýlan –kontrast, aydýnlanma deðerleri ve renk düzeltmeleri gibi- “aydýnlýk oda” çalýþmasýnýn ardýndan yine Epson Stylus Photo R800 Inkjet Printer ile Epson Premium Glossy A4 kaðýda ve bir kýsmý da da roll kaðýda panoramik olarak yapýlan ev baskýlarýndan oluþuyor.

  * Pentimento: Resimde zamanýn neden olduðu saydamlaþmaya baðlý olarak, alt katmanlarýn görünmeye baþlamasý (www.wikipedia.org). Bu olgu ressamýn baþlangýçtaki niyeti ile nihai eser arasýnda olabilen farklýlýklarý ortaya çýkarmaktadýr. Kimi zaman, ressamýn istenmedik baþlangýçlarý, geliþmeleri, faklý bir boya ile kapattýðý görülebilmektedir. Amerikalý oyun yazarý Lillian Hellman (1905-1984), 1977’de F. Zinnemann tarafýndan Julia adýyla sinemaya da uyarlanan anýlar kitabýna, hayatýn niyetlenenden farklý mecralara akabildiðini vurgulamak üzere “Pentimento” adýný vermiþtir.



nceki Sayfaya Geri Dn Yazdrlabilir Sayfa Gkhan Demirer - Her Hakk Sakldr.
sergi1icon